22 Mayıs 2014 Perşembe

Feminist yayınevi Güldünya Yayınları kuruldu



Merhaba,

1990’lı  yılların  sonunda  ve 2000’li  yılların başında Pazartesi  Dergisi'ni  çıkartan Kadın Kültür  ve

İletişim Vakfı bünyesinde yeni bir yayınevi kuruldu; Güldünya Yayınları.

Adını,  2004  yılında,  iki  ağabeyi  tarafından  sokak  ortasında  vurulduktan  sonra  kaldırıldığı

hastanede yine ağabeyleri tarafından öldürülen Güldünya Tören’den alan yayınevi,  kısa bir  süre

içerisinde kitap yayınlamaya başlıyor.

Güldünya  Yayınları,  feminist  teori  ve  politika  kitaplarının  yanı  sıra  dünyanın  dört  bir  yanından

kadın hareketi ve farklı feminist örgütlenme deneyimleri, kadın biyografileri ve tanıklık derlemeleri,

kadın edebiyatçıların  eserlerini  ve  kadın  sanatçılar  tarafından  ya  da  onlar  üzerine  hazırlanmış

kitapları yayınlayacak.

Güldünya Yayınları’nın ilk kitabı Yoko Ono’nun sekseninci yaş günü şerefine yayınladığı çizim ve

yazılarından oluşan, dünyada da büyük ilgi gören Meşe Palamutu/Acorn.



­Pussy Riot! Özgürlük İçin Bir Punk Duası­ Derleme

Bir  kilisedeki  performanslarıyla  Rusya’yı  ayağa  kaldırıp  tutuklanan  ve  Putin’e  meydan  okuyan

Pussy Riot, kadınlardan oluşan bir punk grubu. Kitap tutuklanan kadınların hapishaneden yazdığı

mektupları,  şiir  ve  şarkı  sözlerini,  mahkemede  yaptıkları  konuşmaları,  ünlülerin  onlar  için

yazdıkları yazıları içeriyor.

­Yeni Güney Asya Feminizmleri­ Derleyen Srila Roy

Türkiye’de  çok  bilinmese  de  Hindistan,  Bangladeş  gibi  Güney  Asya  ülkelerinde  uzun  yıllarıdr

güçlü bir feminist hareket  var. Srila Roy, burada feminist hareketin  son  yıllardaki durumunu ele

alan makaleleri bir araya getirmiş.

­Agata Ölürken­ Dora Pavel

Romanya’nın  son  yıllarda  en  ilgi  gören  yazarlarından  Dora  Pavel’in  bu  romanı  ,  bir  kadının

psikiyatrıyla olan ilişkisini anlatıyor.

­ Patti Smith ile Yolda: İki Kere Giriş­ Mike Stipe

REM’in solisti Mike Stipe Patti Smith’in bir turnesine fotoğrafçı olarak katıldı  ve fotoğraflar  çekti.

Bu  fotoğraflardan  oluşan  kitapta  resimaltlarını  William  Burroughs,  Jutta  Koether,  Jem  Cohen,

Lenny Kaye gibi isimler yazdı.

­Yapım Aşamasındaki Erkek­ Maxim Februari

Yazar ve felsefeci Marjolijn Februari 2012 yılında, 49 yaşındayken, hayatının kalanını kadın değil

erkek  olarak  geçirmeye  karar  verdi.  Bu  kitap  Februari’nin  bu  süreçte  yaşadıklarını  anlatırken

cinsiyet geçişiyle ilgili akıllara takılan pek çok sorunun cevabını da veriyor.

­Efendi­ Jolien Jansing

Ünlü  romancı  kardeşler  Emily  ve Charlotte  Bronte’nin  Brüksel’de  kaldıkları  sürede  Charlotte

Bronte  evli  ve  kendinden  büyük  bir  erkekle  büyük  bir  aşk  yaşar.  Jolien  Jansing’in  romanı  bu

gerçek aşkı anlatıyor. Büyük ilgi gören kitabın film hakları da satılmak üzere.









https://twitter.com/guldunyakitap

guldunyayayinlari@gmail.com

Türkbeyi Sok. Tezel apt. 94/4

Kurtuluş

Tel/Faks: 0212 296 3359

20 Kasım 2013 Çarşamba

Başbakana Rağmen Dilediğimiz ve Düşlediğimiz Gibi Yaşayacağız!

17 Kasım 2013 Basın Bülteni

Başbakan, kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, dedi. Erkekler kadınlara şiddet uygulamaya, kadınları öldürmeye devam etti.

Kadın mıdır kız mıdır bilmiyoruz, dedi. Mahkemeler rıza var deyip tecavüzü görmedi. Kadınları hiç görmedi.
Kürtaj cinayettir, dedi. Hastaneler kadınları kapıdan geri gönderdi.

Eşcinsel çift ahlaka terstir dedi, homofobi ve transfobiyi besledi, nefret cinayetlerinin önünü açtı.

Bugün ise kızlı erkekli yaşanmasına müsaade etmeyiz, diyor. Erkekler “namus” bekçiliğine soyunuyor, olan yine kadınlara oluyor.

Tayyip Erdoğan’ın her sözü biz kadınların hayatlarını tehdit ediyor. İstediğimiz yaşamları kurmamıza, özgürleşmemize ve güçlenmemize engel oluyor.

Nerede, nasıl ve kiminle yaşadığımız Erdoğan başta olmak üzere kimseyi ilgilendirmiyor. Evlilik ve çocuk teşvikleriyle dayatmaya çalıştığı yaşam biçimlerine direniyoruz. Bize ne giyineceğimizi, kiminle sevişeceğimizi, kaç çocuk doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı söyleyen başbakana ve bu sözlerin savunuculuğunu yaparak bizi denetlemeye çalışan kadın düşmanlarına ve homofobiklere sesleniyoruz: Boşuna heveslenmeyin, biz kadınlar erkek egemenliğine boyun eğmediğimiz gibi sizlerin kadın düşmanlığınızı ifşa etmeye devam edeceğiz. Heteroseksüel aile kurumunuza sıkışıp kalmayacağız.

Kadın düşmanlığını “meşru” görmeyen, "ahlak" ve “namus” anlayışı kadın üzerinden belirlenmeyen, Erdoğan’ın kızlı erkekli yaşatmayız açıklaması ile “hassasiyetleri” zedelenen kadınlar olarak Başbakan’dan şikayetçiyiz.

Kadın – erkek arasındaki eşitsizliği derinleştirdiği, erkek egemenliğini güçlendirdiği ve kadınların, eşcinsel ve trans bireylerin yaşamlarını tehdit altında hissetmesine neden olduğu için Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Başbakana Rağmen Dilediğimiz ve Düşlediğimiz Gibi Yaşayacağız!

Tüm kadınlara ve translara çağrımızdır!


“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “3 çocuk yapın. Bu 3 çocuğu da vatana hibe edin “, “Her kürtaj bir Uludere’dir”, “Sezaryen bir defa kadının kendi hakkı değildir aslında”, “Kız mıdır kadın mıdır bilemem”... Tüm bu sözler başbakana ait!


Yukarıda gördüğünüz ve yazamadığımız daha birçok söz bu toplumda kadınlara ve LGBT bireylere yönelik şiddeti körüklüyor, haklarını ve hayatlarını tehdit ediyor, nefret suçlarını devlet eliyle teşvik ediyor, farklı görülene yönelik baskıya zemin hazırlıyor! Aynı zamanda bu sözler hem anayasayı hem de Türkiye'nin imzacısı olmakla övündüğü uluslararası antlaşmaları ihlal ediyor!

Kadınlar, evlerinde, bu ülkenin sokaklarında öldürülüyor, tecavüze uğruyor; ancak bu başbakanın ilgisini cezbetmiyor. Kadına yönelik şiddetin faili erkekler ceza almak bir yana, yargılanmıyor, hayatlarına devam ediyor. Başbakan bu konuda ne yargı ne de kolluk kuvvetlerini harekete geçirmeye gerek görüyor. İstihdam paketi adıyla kadınların emekleri ve bedenleri üzerindeki sömürü derinleşiyor! Kürtaj fiilen yasaklanıyor, kadınlar doğurmaya veya sağlıksız koşullarda kürtaja mecbur ediliyor; ne gam!

Başbakanın son "kızlı-erkekli" açıklamasının ardından, birçok ilde kadın öğrencilerin evlerine yapılan baskınların haberleri gelmeye başladı. Sürmesinden ve artmasından endişe ettiğimiz bu denetim, “geleneksel aile” dayatması dışında yaşayan tüm kadınlar ve translar için tehdit oluşturuyor!

Bizler bu ülkede yaşayan kadınlar ve translar olarak, kadın düşmanı beyan ve politikalarıyla yaşam hakkımızı tehdit eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz!

Başbakana rağmen dilediğimiz ve düşlediğimiz gibi yaşayacağız!

17 Kasım Pazar Günü saat: 14.00'te Taksim'de Tünel Meydanında buluşuyoruz..!

İmzacılar

Adana Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi
Amargi İzmir
Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
Antalya Pembe Caretta LGBTİ
Antakya Kadın Emeği Derneği
Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi
Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu
Bağımsız Kadın Derneği, Mersin
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ Örgütlenmesi LuBUnya
Buca Evka 1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi
Çankırı Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği
Demokratik Özgür Kadın Hareketi-DÖKH
Diyarbakır Kardelen Kadın Evi
Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Kadın Komisyonu
Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu
Emek Partili Kadınlar
Elder KDM El Emeğini Değerlendirme Derneği
Ergani Selis Kadın Derneği
Ev Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneği
Gökkuşağı Kadın Derneği
Halkevci Kadınlar
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi
İmece Kadın Sendikası
İstanbul Feminist Kolektif
İRİS Eşitlik Gözlem Grubu
İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi
İzmir Kadın Dayanışma Derneği
Kadın Dayanışma Vakfı
Kadın Emeği Kolektifi
Kadın Partisi Girişimi
Kadınlarla Dayanışma Vakfı
Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği
Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği
Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği
Kaos-GL
Koza Kadın Derneği
Lambdaistanbul LGBTİ Derneği
Mavigöl Kadın Derneği
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Muğla Kadın Dayanışma Grubu
Nilüfer Kadın Dayanışma Merkezi
Özyeğin Üniversitesi Kadın Çalışmaları Kulübü
Rengarenk OzU
Samandağ Kadın Emeği Derneği
Sosyalist Feminist Kolektif
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partili Kadınlar
Söke Kadın Sıgınma Evi Dernegi
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği -TODAP
Türkiye Homenet/Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Dayanışma Ağı
Van Kadın Derneği
Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği
Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
Yeşil Sol Kadınlar

1 Ağustos 2013 Perşembe

15 Şubat 2012 Çarşamba

HANGİ HEDİYE, ERKEK ŞİDDETİNİ UNUTTURABİLİR?


Şiddet ve sevgi bir arada olabilir mi?

Bugün 14 Şubat sevgililer günü. Kapitalizmin önümüze sürdüğü parlak hediyelerle sevgilimizin bize verdiği değeri, sevgisini “ölçtüğümüz” gün. “Aşk” ve “sevgi” bahanesiyle baskı ve şiddetle iç içe yaşarken, hangi hediye bunları unutturabilir?

Aşk ve sevgi adına girdiğimiz yolda her birimiz farklı biçimlerde erkekler tarafından değersizleştirilirken, tek bir güne sığdırılan sevgi sözcükleri “aldanmaya” yeter mi?

Biz kadınlar heteroseksist dünyanın erkek egemen aşkına karşı çıkıyoruz.

Aşkımız ne kadar “uyumlu”, ne kadar “anlayışlı” olduğumuzla ölçülüyor. Erkeklerin kurduğu baskı “aşk adına” olağanlaştırılıyor. Bizi güçsüzleştiren aşkta mutlu olmamız mümkün mü?

En ufak bir tartışma erkeklerin ses yükseltmesine, kıskançlık krizlerine dönüşebiliyor: erkekler öfkelerini; bağırarak, azarlayarak, bizi hiçe sayarak, vurduklarında bile gözlerimizin içine bakarak “severim de, döverim de… Zaten seni sevdiğim için vurdum” diyerek mazur göstermek istiyorlar. Peki, şiddet ve sevgi bir arada olabilir mi?

Bazen sevişmek istemiyoruz. Ama buna zorlanıyoruz. Erkekler “hayır” dediğimizde bize tecavüz etmeyi “hak” görürken; istemediğimiz/red ettiğimiz cinsel ilişki için bile sevgimiz sorgulanmıyor mu? Heteroseksizmle sınırlanmış, kadınlar için cinselliğin sadece evlilik içinde kabul gördüğü bir dünyada, özgür bir cinsellik mümkün mü? Kiminle sevişeceğimizin kararı bize mi ait?

Erkeğin ”sana güveniyorum, çevrene güvenmiyorum”, “bu kıyafet vücut hatlarını fazla belli etmiyor mu?”, “arkadaşlarınla az görüşsen daha iyi olur” laflarıyla tercihlerimiz hep denetim altında. Kadının erkeği mutlu ettiğinde, kendisinin de mutlu olduğu söylemi, aşk adına kendimizden, kendi istek ve arzularımızdan vazgeçmek anlamına gelmiyor mu?

Kendisinden ayrılmak istedi diye, sevgilik teklifini reddetti diye günde 3 kadının öldürüldüğü, taciz, tecavüz ve kadın cinayeti davalarında, “seviyordum öldürdüm” diye savunma yapan erkeklere “haksız tahrik” indirimi uygulanıp cezaların indirildiği bu topraklarda; aslında “sevginin” değil, “alışveriş çılgınlığının” günü olan 14 Şubatı yani “sevgiler gününü” kutlamıyoruz. Şiddetin gerekçesinin sevgi olduğunu kabul etmiyoruz.

Bize ask ve sevgi adına dayatılanları değişir umuduyla hep affetmemiz bekleniyor. Affetmek kendinden vazgeçişse affetmiyoruz! “Hayır” deme özgürlüğümüzün olduğu bir aşka “evet” diyoruz!

İstanbul Feminist Kolektif

13 Şubat 2012 Pazartesi

14 Şubatta Eylemdeyiz!

Kadınlara Çağrı

Egemenlik ve sevgi bir arada durur mu?
Ya eşitsizlik, baskı, zorlama, yasaklama...
Kıskançlık sevgiye dahil olabilir mi?
Peki ya şiddet, taciz, tecavüz...
Ölümle biten sevgi olabilir mi?
Hangi hediye hepsini unutturabilir?

14 Şubatta Eylemdeyiz.

Tüm kadınları Saat:12:30'da Taksim Demirören Alışveriş Merkezi'ne, eyleme bekliyoruz.

İstanbul Feminist Kolektif