Kadın cinayetleri politiktir. On yıllardır kadınlar olarak kadın katliamına karşı mücadele ediyoruz. Bugün Türkiye’nin çeşitli illerinde çeşitli kadın örgütlerinin katılımıyla kadın cinayetlerine karşı platformlar mücadelelerini sürdürüyorlar. Biz de İstanbul’da ‘İstanbul Feminist Kolektif’ olarak ‘Kadın Cinayetlerine İsyandayız’ diyoruz.
22 Mayıs 2014 Perşembe
Feminist yayınevi Güldünya Yayınları kuruldu
Merhaba,
1990’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında Pazartesi Dergisi'ni çıkartan Kadın Kültür ve
İletişim Vakfı bünyesinde yeni bir yayınevi kuruldu; Güldünya Yayınları.
Adını, 2004 yılında, iki ağabeyi tarafından sokak ortasında vurulduktan sonra kaldırıldığı
hastanede yine ağabeyleri tarafından öldürülen Güldünya Tören’den alan yayınevi, kısa bir süre
içerisinde kitap yayınlamaya başlıyor.
Güldünya Yayınları, feminist teori ve politika kitaplarının yanı sıra dünyanın dört bir yanından
kadın hareketi ve farklı feminist örgütlenme deneyimleri, kadın biyografileri ve tanıklık derlemeleri,
kadın edebiyatçıların eserlerini ve kadın sanatçılar tarafından ya da onlar üzerine hazırlanmış
kitapları yayınlayacak.
Güldünya Yayınları’nın ilk kitabı Yoko Ono’nun sekseninci yaş günü şerefine yayınladığı çizim ve
yazılarından oluşan, dünyada da büyük ilgi gören Meşe Palamutu/Acorn.
Pussy Riot! Özgürlük İçin Bir Punk Duası Derleme
Bir kilisedeki performanslarıyla Rusya’yı ayağa kaldırıp tutuklanan ve Putin’e meydan okuyan
Pussy Riot, kadınlardan oluşan bir punk grubu. Kitap tutuklanan kadınların hapishaneden yazdığı
mektupları, şiir ve şarkı sözlerini, mahkemede yaptıkları konuşmaları, ünlülerin onlar için
yazdıkları yazıları içeriyor.
Yeni Güney Asya Feminizmleri Derleyen Srila Roy
Türkiye’de çok bilinmese de Hindistan, Bangladeş gibi Güney Asya ülkelerinde uzun yıllarıdr
güçlü bir feminist hareket var. Srila Roy, burada feminist hareketin son yıllardaki durumunu ele
alan makaleleri bir araya getirmiş.
Agata Ölürken Dora Pavel
Romanya’nın son yıllarda en ilgi gören yazarlarından Dora Pavel’in bu romanı , bir kadının
psikiyatrıyla olan ilişkisini anlatıyor.
Patti Smith ile Yolda: İki Kere Giriş Mike Stipe
REM’in solisti Mike Stipe Patti Smith’in bir turnesine fotoğrafçı olarak katıldı ve fotoğraflar çekti.
Bu fotoğraflardan oluşan kitapta resimaltlarını William Burroughs, Jutta Koether, Jem Cohen,
Lenny Kaye gibi isimler yazdı.
Yapım Aşamasındaki Erkek Maxim Februari
Yazar ve felsefeci Marjolijn Februari 2012 yılında, 49 yaşındayken, hayatının kalanını kadın değil
erkek olarak geçirmeye karar verdi. Bu kitap Februari’nin bu süreçte yaşadıklarını anlatırken
cinsiyet geçişiyle ilgili akıllara takılan pek çok sorunun cevabını da veriyor.
Efendi Jolien Jansing
Ünlü romancı kardeşler Emily ve Charlotte Bronte’nin Brüksel’de kaldıkları sürede Charlotte
Bronte evli ve kendinden büyük bir erkekle büyük bir aşk yaşar. Jolien Jansing’in romanı bu
gerçek aşkı anlatıyor. Büyük ilgi gören kitabın film hakları da satılmak üzere.
https://twitter.com/guldunyakitap
guldunyayayinlari@gmail.com
Türkbeyi Sok. Tezel apt. 94/4
Kurtuluş
Tel/Faks: 0212 296 3359
20 Kasım 2013 Çarşamba
Başbakana Rağmen Dilediğimiz ve Düşlediğimiz Gibi Yaşayacağız!
Kadın mıdır kız mıdır bilmiyoruz, dedi. Mahkemeler rıza var deyip tecavüzü görmedi. Kadınları hiç görmedi.
Kürtaj cinayettir, dedi. Hastaneler kadınları kapıdan geri gönderdi.
Eşcinsel çift ahlaka terstir dedi, homofobi ve transfobiyi besledi, nefret cinayetlerinin önünü açtı.
Bugün ise kızlı erkekli yaşanmasına müsaade etmeyiz, diyor. Erkekler “namus” bekçiliğine soyunuyor, olan yine kadınlara oluyor.
Tayyip Erdoğan’ın her sözü biz kadınların hayatlarını tehdit ediyor. İstediğimiz yaşamları kurmamıza, özgürleşmemize ve güçlenmemize engel oluyor.
Nerede, nasıl ve kiminle yaşadığımız Erdoğan başta olmak üzere kimseyi ilgilendirmiyor. Evlilik ve çocuk teşvikleriyle dayatmaya çalıştığı yaşam biçimlerine direniyoruz. Bize ne giyineceğimizi, kiminle sevişeceğimizi, kaç çocuk doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı söyleyen başbakana ve bu sözlerin savunuculuğunu yaparak bizi denetlemeye çalışan kadın düşmanlarına ve homofobiklere sesleniyoruz: Boşuna heveslenmeyin, biz kadınlar erkek egemenliğine boyun eğmediğimiz gibi sizlerin kadın düşmanlığınızı ifşa etmeye devam edeceğiz. Heteroseksüel aile kurumunuza sıkışıp kalmayacağız.
Kadın düşmanlığını “meşru” görmeyen, "ahlak" ve “namus” anlayışı kadın üzerinden belirlenmeyen, Erdoğan’ın kızlı erkekli yaşatmayız açıklaması ile “hassasiyetleri” zedelenen kadınlar olarak Başbakan’dan şikayetçiyiz.
Kadın – erkek arasındaki eşitsizliği derinleştirdiği, erkek egemenliğini güçlendirdiği ve kadınların, eşcinsel ve trans bireylerin yaşamlarını tehdit altında hissetmesine neden olduğu için Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.
13 Kasım 2013 Çarşamba
Başbakana Rağmen Dilediğimiz ve Düşlediğimiz Gibi Yaşayacağız!
İmzacılar
Adana Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi
Amargi İzmir
Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
Antalya Pembe Caretta LGBTİ
Antakya Kadın Emeği Derneği
Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi
Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu
Bağımsız Kadın Derneği, Mersin
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ Örgütlenmesi LuBUnya
Buca Evka 1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi
Çankırı Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği
Demokratik Özgür Kadın Hareketi-DÖKH
Diyarbakır Kardelen Kadın Evi
Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Kadın Komisyonu
Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu
Emek Partili Kadınlar
Elder KDM El Emeğini Değerlendirme Derneği
Ergani Selis Kadın Derneği
Ev Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneği
Gökkuşağı Kadın Derneği
Halkevci Kadınlar
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi
İmece Kadın Sendikası
İstanbul Feminist Kolektif
İRİS Eşitlik Gözlem Grubu
İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi
İzmir Kadın Dayanışma Derneği
Kadın Dayanışma Vakfı
Kadın Emeği Kolektifi
Kadın Partisi Girişimi
Kadınlarla Dayanışma Vakfı
Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği
Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği
Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği
Kaos-GL
Koza Kadın Derneği
Lambdaistanbul LGBTİ Derneği
Mavigöl Kadın Derneği
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Muğla Kadın Dayanışma Grubu
Nilüfer Kadın Dayanışma Merkezi
Özyeğin Üniversitesi Kadın Çalışmaları Kulübü
Rengarenk OzU
Samandağ Kadın Emeği Derneği
Sosyalist Feminist Kolektif
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partili Kadınlar
Söke Kadın Sıgınma Evi Dernegi
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği -TODAP
Türkiye Homenet/Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Dayanışma Ağı
Van Kadın Derneği
Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği
Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
Yeşil Sol Kadınlar
1 Ağustos 2013 Perşembe
15 Şubat 2012 Çarşamba
HANGİ HEDİYE, ERKEK ŞİDDETİNİ UNUTTURABİLİR?
Şiddet ve sevgi bir arada olabilir mi?
Bugün 14 Şubat sevgililer günü. Kapitalizmin önümüze sürdüğü parlak hediyelerle sevgilimizin bize verdiği değeri, sevgisini “ölçtüğümüz” gün. “Aşk” ve “sevgi” bahanesiyle baskı ve şiddetle iç içe yaşarken, hangi hediye bunları unutturabilir?
Aşk ve sevgi adına girdiğimiz yolda her birimiz farklı biçimlerde erkekler tarafından değersizleştirilirken, tek bir güne sığdırılan sevgi sözcükleri “aldanmaya” yeter mi?
Biz kadınlar heteroseksist dünyanın erkek egemen aşkına karşı çıkıyoruz.
Aşkımız ne kadar “uyumlu”, ne kadar “anlayışlı” olduğumuzla ölçülüyor. Erkeklerin kurduğu baskı “aşk adına” olağanlaştırılıyor. Bizi güçsüzleştiren aşkta mutlu olmamız mümkün mü?
En ufak bir tartışma erkeklerin ses yükseltmesine, kıskançlık krizlerine dönüşebiliyor: erkekler öfkelerini; bağırarak, azarlayarak, bizi hiçe sayarak, vurduklarında bile gözlerimizin içine bakarak “severim de, döverim de… Zaten seni sevdiğim için vurdum” diyerek mazur göstermek istiyorlar. Peki, şiddet ve sevgi bir arada olabilir mi?
Bazen sevişmek istemiyoruz. Ama buna zorlanıyoruz. Erkekler “hayır” dediğimizde bize tecavüz etmeyi “hak” görürken; istemediğimiz/red ettiğimiz cinsel ilişki için bile sevgimiz sorgulanmıyor mu? Heteroseksizmle sınırlanmış, kadınlar için cinselliğin sadece evlilik içinde kabul gördüğü bir dünyada, özgür bir cinsellik mümkün mü? Kiminle sevişeceğimizin kararı bize mi ait?
Erkeğin ”sana güveniyorum, çevrene güvenmiyorum”, “bu kıyafet vücut hatlarını fazla belli etmiyor mu?”, “arkadaşlarınla az görüşsen daha iyi olur” laflarıyla tercihlerimiz hep denetim altında. Kadının erkeği mutlu ettiğinde, kendisinin de mutlu olduğu söylemi, aşk adına kendimizden, kendi istek ve arzularımızdan vazgeçmek anlamına gelmiyor mu?
Kendisinden ayrılmak istedi diye, sevgilik teklifini reddetti diye günde 3 kadının öldürüldüğü, taciz, tecavüz ve kadın cinayeti davalarında, “seviyordum öldürdüm” diye savunma yapan erkeklere “haksız tahrik” indirimi uygulanıp cezaların indirildiği bu topraklarda; aslında “sevginin” değil, “alışveriş çılgınlığının” günü olan 14 Şubatı yani “sevgiler gününü” kutlamıyoruz. Şiddetin gerekçesinin sevgi olduğunu kabul etmiyoruz.
Bize ask ve sevgi adına dayatılanları değişir umuduyla hep affetmemiz bekleniyor. Affetmek kendinden vazgeçişse affetmiyoruz! “Hayır” deme özgürlüğümüzün olduğu bir aşka “evet” diyoruz!
İstanbul Feminist Kolektif