12 Kasım 2010 Cuma

11 Kasım 2010 tarihli basın açıklamamız

2009 yılının ilk 7 ayında 953,
2010 yılının ilk yedi ayında ise 226 kadın öldürüldü.

Bunlar resmi rakamlar. Kadın örgütlerinin çalışmaları gösteriyor ki bu kayıtlar dışında yüzlerce kadın da erkek şiddeti ve baskısıyla intihara zorlanarak “öldürülüyor”.

Türkiye’de son yıllarda kadın cinayetlerinin sayısı bir cins kırımından söz edebileceğimiz boyutlara ulaştı.

Katiller uzakta değil Hanemizde!
Koca, baba, erkek kardeş, abi, sevgili, ayrıldığı eş, amca, dayıları tarafından katledilen kadınların haberleri her gün gazetelerin 3. sayfalarında... Hayatlarımızı alan erkek şiddetinin adı hep “cinnet” , “sapıklık” , “delilik”, “hastalık”, “işsizlik”, “onur”, “gurur” , “namus” oluyor. Ya da boşanmak istemek, tuzluk uzatmamak, iftara yemeği hazır etmemek, telefonla mesajlaşmak, izinsiz annesine ziyarete gitmek, sık banyo yapmak, sürekli makarna pişirmek, çocuğunu göstermemek… Canımıza kastedenlerin hep bir “bahanesi” var ama belli ki biz kadınların hayatlarının bir “değeri” yok! Zira her gün üç kadın öldürülen bir ülkede, cins kıyımdan/ kadın katliamından söz edilip, meclisin olağanüstü toplanacağını sanırsınız. Oysa Yasamanın, Yürütmenin böyle bir gündemi, kadın cinayetleri son yedi yılda % 1400 artarken durdurmak için bir eylem planı yok!


Medyada ise kadın cinayeti haberleri, 3. sayfalarda, katillerin beyanını esas alan, kadın cinayetlerini ‘aşk cinayeti’, ‘kıskançlık cinayeti’ ‘namus cinayeti’ gibi katillerin dilinden aktararak sıradanlaştıran ve meşrulaştıran bir dille yer alıyor.

Her gün 3 kadın öldürülüyor, dahası da intihara zorlanıyorken bunu dikkate almayan, önlem almayan, çeşitli gerekçelerle meşrulaştıran tüm ilgili kurumlar ve kayıtsız kalan herkes suç ortağı!

Kadın Cinayetlerinin son bulması için Acil önlem alınmasını istiyoruz!

Başta Başbakanlık olmak üzere, İç işleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aileden ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, mahkemeler, savcılıklar, valilikler ve belediyeler yani tüm ilgili kurumlar tarafından
— kadın-erkek eşitliği tartışmaya açılmaksızın fiili olarak hayata geçirilsin.
— kadınlara yönelik her tür şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere gerekli tüm adımlar atılsın.
— kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak uygulamaya geçirilsin.
Kadın cinayetleri davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ =‘erkeklik indirimi’ uygulanmasın.
Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denerek geri gönderilmesin, tüm yasal haklarını kullanmalarının sağlanması yanında özel önlemler alınarak koruma altına alınsın.
2006/17 sayılı Kadın ve Çocukları şiddetten korumak için çıkartılan Başbakanlık Genelgesi uygulamaya konulsun.
Sığınma evlerinin sayısı 38’den ivedilikle 3800’e, kısa sürede her 7500 kişilik nüfusa bir sığınma evi düşecek sayıya getirilsin.

Acilen tüm bu önlemlerin alınmasını istiyoruz çünkü kaybettiğimiz her gün 3 kadın daha öldürülüyor!

İstanbul Feminist Kolektif / 11.11.2010

1 yorum:

  1. 9 Aralık 2010'da Adıyaman'da Medine Memi davasında buluşalım

    Her gün 3 kadının öldürüldüğü bu ülkedeki o kadınlardan biriydi Medine Memi. Hanesindeki katiller tarafından 16 yaşında öldürüldü. Diri diri toprağa gömüldü. Oysa beni dövüyorlar, öldürecekler diye kaçıp karakola sığınmış, defalarca şikayette bulunmuştu. Göz göre göre öldürüldü. Sanıklar sütten çıkmış ak kaşık gibi suçlamaları reddediyor şimdi. Sanık avukatları duruşmada "olayı kasıtlı olarak abartan" kadın hareketini ve feministleri suçlamaya cüret ediyor. Kahtalı "saygın" kişiler imkanı yok böyle bir vahşet yapacak insanlar değil ailesi, yanlışlıkla bir anlık kızgınlıkla olmuştur diye katilleri hoş göstermeye, sözde Kahta'yı "temize çıkarmaya" çalışıyor. Aslında temize çıkarılmaya çalışılan erkek egemen sistemdir, şiddettir. Bu sistemin şiddet karabasanı her yere çökmüş durumdadır. Bunun Adıyaman'daki parçasını kaldırmaya biraz olsun güç ve destek vermek üzere, bu cinayeti unutmadığımızı, peşini bırakmayacağımızı göstermek üzere 9 Aralık'ta Adıyaman'da olalım.

    YanıtlaSil